| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | react to f. | tepki göstermek | ||
|
If we fail to react to this new form of immigration, the situation will soon get out of hand and become uncontrollable. Eğer bu yeni göç biçimine tepki göstermezsek, durum kısa sürede kontrolden çıkacak ve kontrol edilemez hale gelecektir. More Sentences |
||||
| Genel | react to f. | karşılık vermek | ||
|
And the Chinese Government should not react to this with large-scale repression. Ve Çin Hükümeti buna geniş çaplı bir baskıyla karşılık vermemelidir. More Sentences |
||||
| Genel | react to f. | tepkimek | ||
| Genel | react to f. | mukabele etmek | ||
| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| Phrasals | ||
| Öbek Fiiller | react to (someone or something) f. | (birine/bir şeye) tepki göstermek |
| Öbek Fiiller | react to (someone or something) f. | (birine/bir şeye) karşılık vermek |
| Öbek Fiiller | react to (someone or something) f. | (birine/bir şeye) mukabele etmek |
